Monday, May 26, 2008

maceraya giriş..

sevgili gençler, macera severler..
hiç unutmam, sene 1971. ağustos ayının başlarında güney kamboçya kırsalında pembe ayakizli yaban fili arıyoruz. bu ilginç filin dışkısında bulunan bir takım mineraller o senelerde isviçreli bilim adamlarınca tıp dünyasına empoze edilmek isteniyor ve haliynen yüksek meblağlara alıcı buluyordu. ha sonradan bu çabalar fos çıktı, filin dışkısında mineral bulunamadı ayrı. biz daha bunu bilmiyorduk ve arıyorduk.

tabi araştırmaya ilk önce pembe ayak iziyle başladık. neden bu filin ayak izi pembeydi. hangi sebep sonuç ilişkisi neticesinde bir fil doğada pembe ayak izleri bırakarak dolaşırdı ve bunu önemsememiz gerekiyor muydu gerçekten; bizim işimiz filin dışkısıyla idi.

inanın zerre kadar pembe izin sırrını çözmek gözümüzü korkutmuyordu, sadece her seferde ortalama 87,9 kg. kadar salınımı olan erişkin bir pembe ayakizli yaban fili dışkısını güney kamboçya kırsalından isviçreye nasıl görürebileceğimizi düşünüyorduk. çünkü o yıllarda henüz fil dışkısını uçağa almıyorlardı.

çok geçmeden asistanlarımdan birinin çığlıkları bize ilk pembe ayakizini işaret ediyordu. hatta kendisini iki ayakizinin arasında kendi ağırlığından biraz fazla bir fil dışkısının içinde bulmuştuk.

bu her ne kadar kendisi için talihsiz bir an olsa da, bu olayla kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başladığının farkında olmayan bu asistanım o an bir aydınlanma yaşamış ve bir çok sorumuza ışık hızında cevaplar verebilmişti. zira ani fil dışkısının şokuyla bir miktarını yutmaktan kendini alamamış; böylece filin dışkısındaki yaban mersini aromasını da deneyimleyebilmişti.

bu sayede doğada evcil fil olmamasına rağmen neden bu cinse yaban fili dendiğini az çok anlayabilmiştik. bu çok da önemli değildi. ardından filin kendi dışkısına basarak yürüme alışkanlığını ve yaban mersininin gıda endüstrisince o yıllarda henüz keşfedilmemiş bir pembe pigment zengini olma durumunu birleştirip bir sonuca varmak için de bir asistan zekası yeterliydi; bunun için hiç kendimi yoramazdım doğrusu..

devam edeceğim gençler..

Monday, January 15, 2007

Prof. Şetaret Durusukurbası kimdir?

1943 Madagaskar doğumlu. (Neden Madagaskar derseniz, "babası da kendi gibi gezgindi" derim.) Hastanenin kaotik ortamı içinde başka bir bebekle isimleri karışıyor. Şansa bakınız ki Madagaskar Devlet Hastanesi'nde aynı gün bir başka Türk ailenin daha bebekleri doğuyor. Adını vermek istemiyoruz ama kendisi şimdi, aslında profesörümüze konan fakat karışan adıyla hepimizin yakından tanıdığı çok meşhur bir kadın. Kör talih işte. Bu utançla profesörün gezgin olmak ve dünyayı dolaşıp ülkeye fazla uğramamaktan başka şansı yoktu zaten. Onlarca yıldır tüm dünyayı gezdi, binlerce basılmamış kitap, milyonlarca görülmemiş negatif, dia, onlarca tanık, onbinlerce numune, sayısız el notu, yüzlerce boşaltılmamış cep, onlarca masa altına yapıştırılmış sakız ve bir adet ucu bozulmuş kontrol kaleminden oluşan muazzam bir arşiv geride bıraktı. (Geride bıraktı derken, gelip bi ara bunları bıraktı gitti, kendisi hala dünyayı dolaşıyor) Şu anda okumakta olduğunuz blogda da bu arşivden gün be gün sizlere damıtarak kendi ağzından sunacağımız notlarını umarız büyük bir zevk ve hasetle okursunuz.

İşte Profesör Şetaret Durusukurbası'nın eşsiz deneyimleri..